Hasbelkader İznik
Ramazan Bayramı münasebetiyle yıllık iznimizi de kullanarak iki haftalık bir tatil elde ettik. Bayramları genelde Gönen’de geçirdiğimiz için bir kaç gün önceden rahat rahat gitmek daha iyi olur diye düşündük ve yola koyulduk. En başta Çanakkale üzerinden gitmeyi düşünmüştük ama Sakarya’da yıllardır bizi davet eden kuzenlerimizin de gönlünü yapalım diye güzergahı değiştirdik.
Geyve’ye bağlı Kızılkaya Köyü’nde kuzenimizin evinde bir gece kaldık, güzel bir iftar yaptık. Ertesi gün oranın meşhur ‘küp’ yaylasına çıkacaktık ama Ramazan’da yaylada çay içemeyeceğimiz için bu keyfi başka bir zamana bıraktık. Onun yerine köydeki meyve bahçelerini, tarlaları gezdik. Armut, elma, kiraz, üzüm ve çilek vardı. Ayrıca domates, biber, patlıcan, lahana.. Ne ararsan var 🙂
Gönen’e gitmek için Sakarya’dan geri dönüp Yalova-Bursa istikametine gidecektik ama kuzenimizin eşi geri dönmeye gerek olmadığını, yola devam edersek İznik, Gemlik üzerinden Bursa’ya ordan da Bandırma, Gönen’e varabileceğimizi söyledi. Biz de öyle yaptık.
Duble yoldan İznik’e varmamız herhalde 1 saati bulmadı. İznik’e varınca ordan mı gidelim, burdan mı diye bakınırken yol kenarında uzuun bir sur belirdi. Çok güzel bir yapıydı ve durup resmini çekelim dedik. Gölge bir yere park edip telefonumdaki fuzuli dataları silip yer açmaya koyuldum, Şahika Hanım da surları fotoğraflıyordu. Sonra foursequare’de yakınlarda ne var diye bakarken ‘Yeşil Camii’yi öğrendik: yıllar önce fotoğrafını gördüğüm meşhur yeşil minareli camii. Yeşil Camii ararken çini çarşısı tabelasını görünce çarşıya girdik. Minik minik ahşap atölye dükkanlar içerisinde genç kızlar, kadınlar bizzat çini hazırlıyorlardı. Bir iki kişiyle çininin nasıl yapıldığına dair sohbet ettik. Bir kaç minik hatıra satın aldık. En son girdiğimiz dükkandaki kadın çevredeki türbelerden ve bilhassa Kutbuddin-i İzniki hazretlerinden bahsetti. Hacı Bayram Veli Hazretlerinin de damadıymış bu zat ve türbesi çok yakınmış. Ayrıca sahile de uğramamızı tavsiye etti. Sahil lafını duyunca ‘Ne sahili?’ diye garip garip sordum.. Kadın gülerek ‘İznik Gölü sahili tabi’ dedi 🙂 Buraya gelirken bir göl kenarında durup fotoğraf çekmiştik. Kurak tepelerin ortasında, yol kenarında küçük bir göldü. İznik Gölü değildi ama İznik Gölü de herhalde böyle bir şeydir diye düşünmüştüm. ‘Sahil’ deyince yine üç aşağı beş yukarı öyle bir şey bekliyordum.
Yakın olduğu için önce Yeşil Cami ve türbeleri aramaya koyulduk. Biraz ilerleyince hemen camiler belirdi zaten. Camiler diyorum çünkü aynı avluda karşı karşıya Yeşil Cami, Şeyh Kutbuddin Cami ve hemen onun karşısında eskiden kilise olduğunu tahmin ettiğimiz restorasyon halinde başka bir cami daha vardı. Belki de müzeydi bilemiyorum. İnşaat bölgesi olduğundan çok yakından incelemedik.
Yeşil cami, orijinal yeşil çinili minaresi ile meşhur minik, güzel bir cami idi. Giriş kapısının etrafı ve minberi süslü oymalarla donatılmıştı. İç süslemesi çok sade idi. İnternetten öğrendiğimiz kadarıyla 1. Murad Han zamanında Çandarlı Halil Paşa emriyle yapılmış bir camii. Çandarlı’nın türbesi de İznik’teydi. Onu da ziyaret ettik.
Yeşil Cami’nin bulunduğu avluda biraz uzakta Şeyh Kutbuddin Hazretlerinin türbesinin de bulunduğu aynı isimli cami vardı. Türbeyi de ziyaret ettikten sonra çok merak ettiğimiz sahili bulmaya koyulduk. Arabaya dönüp tarif edilen yolda bir iki dakika ilerlemiştik ki hemen önümüzde arnavut kaldırımlı güzel yolun ucunda belirdi zaten sahil. İznik’in bu kısımları tam bir tatil beldesi gibi tertemiz pırıl pırıldı. Biraz Büyükçekmece sahilindeki evleri sokakları andırıyordu. Yürüyerek sahile indik. Manzara hiç öyle yol kenarında gördüğümüz göl gibi değildi. Karşımızdaki sanki deniz var gibiydi. Sahil yolu tamamen arnavut kaldırımı şeklinde minik taşlarla döşenmiş, yol kenarları ağaçlık, sahile yakın yerlerde güzel çay bahçeleri var.. Pırıl pırıl bir ortam.. Burayı görünce ‘işte Gönen’in tek eksiği bu’ demekten kendimizi alamadık 🙂
Manzaranın güzelliğinden etkilenip bir geceyi burda mı geçirsek diye düşündük ama yine Ramazan nedeniyle keyfini istediğimiz gibi çıkaramayacağımız için başka bir zamana erteledik. Hızlı bir sahil turu yapıp aklımız İznik’te kalarak Gemlik’e doğru yola devam ettik.
İznik’ten çıktıktan sonra biraz ilerlemiştik ki yol ayrımı geldi. Tabela Gemlik için sağa sapmamızı söylüyordu. Haritada Bursa’yı işaretlemiştik ve o düz gitmemizi istiyordu. Ordan mı gidelim, burdan mı gidelim derken geri dönüp sağa saptık. İyi ki sapmışız 🙂 Zira uzuun bir göl kenarı seyahati kazanmış olduk. Biraz ileride uygun bir yerde durup ayaklarımızı sokacak kadar göle yaklaştık. Suya girmedik ama yine de biraz vakit geçirdik. Göle bakan irili ufaklı tepeler boydan boya zeytin ağaçları ile doluydu.
Yola devam edip ilerideki Sölöz’de mola verdik. Sonrasında hiç durmadan Bursa, Karacabey, Bandırma üzerinden Gönen’e iftara beş dakika kala vardık.
Dönüş yolculuğumuzu Ayvalık sahil şeridinden Çanakkale’ye doğru yapmayı planlıyoruz. Bakalım bu kez hasbelkader nerelere uğrayacağız. Gerçi planladığımız bir kaç yer var. Kazdağları Milli Parkı bunlardan biri.. Nasip..
One thought on “Hasbelkader İznik”