Hafta Sonu Belgrad Ormanı’nda Sonhabar Keyfi
Son aylarda iş yoğunluğumdan dolayı bilgisayar koltuğuma adeta yapıştım desem yeridir. Masam zaten yatağın hemen yanında. Bütün gün evde kaldığımda herhalde 200 adımı aşmıyorumdur. İşte yine böyle bir gündü ve üstelik hafta sonuydu. Genelde gezme fikri benden çıkardı ama bu kez Şahika Hanım sağolsun adeta zorla dışarı çıkardı bizi. Arabamıza doluştuk ve Belgrad Ormanı’nın yolunu tuttuk.
İyi ki gitmişiz. Sonbaharın bütün renkleri vardı ormanda. Her yer kuru yaprak dolmuştu. Bizim çocuklar 2 yada 3 yaşındayken de yine böyle bir sonbahar günü gelmiş, yaprakların içinde çok eğlenmiştik. Bu gün de çok güzel geçti. Genelde ormana gidince Neşetsuyu kısmına gidiyoruz. Burası Ayvat Bendi’ne göre çok daha düzenli ama arabayı bir yere park edip masanızı başka yere kuruyorsunuz. Bu nedenle masaya yakın park yeri bulmak problemli olabiliyor. Fakat son zamanlarda bu alan çok genişletildiği için artık tesisin merkezine gelmeden yol kenarlarına da insanlar park ediyor ve masalarını arabalarına yakın kurabiliyorlar.
Bizim kendi katlanan masamız olduğu için ahşap piknik masası arama derdimiz yok. Beğendiğimiz bir yere aracımızı park ettik. Hemen altında düzlük bir alan vardı. Oraya da masamızı kurduk. Masamız yol kenarında olmadığı için çocukların yola çıkma ihtimali de yoktu.
Çok güzel bir köşe bulmuştuk. Her yer kuru yaprakla doluydu. Çocuklar yanlarında getirdiği oyuncak arabalarını bu yapraklarla gizlemeye başladılar. Biz de masamızı kurduk, çayımızı demlemeye koyulduk. Bir kaç ay önce Decathlon’dan güzel bir çaydanlık almıştım. Her fırsatta kullanıyorum. Ocağımız zaten vardı. Bir kaç yıl önce almıştım. Evde bile kullanıyor Şahika Hanım. Hamsi pişirmek istediğinde balkonda bu ocağın üzerinde pişiriyor.
Kamp sandalyelerimizden hiç memnun değiliz. ilk ikisini 2008’de ilk kampımızı yapmaya gittiğimizde almıştık. Onlar kör topal hala bizimle ama pertleri çıktı tabi. Daha sonra aldığımız 4 sandalye çok kısa sürede deforme oldu. Bunlar şemsiye gibi dik katlanabildiği için az yer tutuyorlar ama hem çok alçak kalıyorlar hem de çok çabuk bozuluyorlar. O nedenle sadece dikey katlanabilen, daha sağlam sandalyelerden almayı düşünüyoruz.
Plansız çıktığımız için ve kahvaltıyı da yeni yaptığımız için bir şeyler yemek adına hazırlığımız ve iştahımız yoktu. Yolda abur cubur almıştık. Onları yedik. Biz çay içtik. Çocuklar da muzlu süt içtiler. Sonra ormanda biraz saklambaç oynadık. Şansımıza hava da çok güzeldi. 15-16 derece olduğu halde hiç rüzgar yoktu ve hiç üşümüyorduk. Hava kararmadan biraz da yürüyüş yapalım diye bir süre sonra masamızı toplayıp eşyaları arabaya koyduk ve hemen yanımızdaki 6 km’lik yürüyüş yoluna indik. Tabi büyük bir tur yapacak vaktimiz yoktu. Bulunduğumuz yerden tesislerin olduğu yere doğru 1.5 km vardı. Oraya kadar yürüdük. Çocuklar yol boyunca iple bağladıkları arabaları sürükledikleri için kafam biraz şişti. Dönüşte ikna edip oyuncakları biz elimizde taşıdık 🙂
Arabaya döndüğümüzde ezan okunmuş, hava kararmaya başlamıştı. Canımız -söylemesi ayıp- Hatay usülü döner çektiği için civarda bildiğimiz en yakın(!) yer olan Başakşehir Metrokent’e gittik. Ispartakule taraflarında bildiğiniz bir Hatay dönercisi varsa lütfen yazın 🙂 Yemekten sonra evin yolunu tuttuk.
Şansımıza bu sene çok güzel bir sonbahar geçiyor. Havalar geçen yıllardaki gibi hemen soğumadı. Eğer siz de evden çıkmaya üşeniyorsanız lütfen kendinizi zorlayın, benim hatama düşmeyin. Dışarısı çok güzel.