Ayder Kar Şenliği 2013

‘Kışın Rize’ye gitmek mi?’ dedim önce. Sandım ki, hep yazın gittiğim Rize kışın çok soğuk olur. Yanıma kalın kalın kazaklar aldım.. Yanılmışım, hem de çok yanılmışım. Rize’nin havası mis gibiymiş. Hani hep yağmur yağar derlerdi ya, yok kaldığımız 3 gün boyunca hiç yağmur yağmadı. Güneş yüzünü bir an eksik etmedi.

Bu gezi için Ziplenmiş tabirini kullandık:) Çünkü çok az zamanımız (bir nişan merasimi için gelmiştik) ve gezmek istediğimiz çok yer vardı. Bir kere kışın Ayder’e hiç gitmemiştik. Mutlaka gidip görmeliydik. İki günlük tatilimizin bir gününü nişan merasimine ayırıp ertesi gün için Ayder’e gitmeye karar verdik. Şansımıza Ayder’de kış festivali vardı. İlk kez böyle bir etkinliğe tanık olduk. Yayla çok kalabalıktı, araçlar 1-2 km aşağıdan park yeri bulmaya gayret ediyorlardı. İnsanlar iç içe halkalar oluşturup horon tepiyorlar, yaylanın yamaçlarından kocaman şambrellerle aşağıya doğru hızla kayıyorlardı.

Bir arkadaşımızın aracını ödünç aldığımız için geri dönmede acele etmek gibi bir problemimiz yoktu. İçimize sindire sindire, her köşede eski tabirle bir makara kadar fotoğraf çekerek yukarıya doğru ilerledik. Yazın geldiğimizde baya yukarıya çıkıp yolun üst kısmındaki derenin içine kadar ilerliyorduk. Bu kez o kadar uzağa gidemedik. Ayder’in meşhur şelalesini görene kadar anca gidebildik.

Yokuş aşağı inerken yemeklerimizi yiyip sıcacık çayımızı da içtik. Yollar çok güzeldi ve kardan temizlenmişti. Herhangi bir tehlikeli durum yaşamadan şehir merkezine kadar vardık.

Yazın yaylanın şüphesiz ayrı bir zevki var ama şunu da anlamış olduk ki kışın da yaylaları turistik amaçla kullanmak gayet mümkün. Hatta televizyondan izlediğimiz kadarıyla Ayder Yaylası’nın daha üst kısımlarında Helisky (Helikopterle yüksek noktalara ulaşıp snowboardla kayma) sporu bile yapılıyormuş. Karşılayabilenler için harika bir spor.

Rize merkeze dönünce artık bizim için gelenek haline gelen Dağmaran Muhlaması’nı yemek üzere Dağbaşı’ndaki bu tatlı restorana gittik. Bu kez sadece muhlama değil kavurma da sipariş ettik. Hepsi de harika lezzetlerdi. Bir yandan yükseklerden Rize’yi seyrederken soba sıcaklığı ile ısındık ve çaylarımızı yudumladık. Böyle bir yer İstanbul’da da olsa diye içimizden geçirdik ama olsaydı da aynı tadı vermeyeceği gün gibi aşikar..