Yeni İzmir Otobanıyla İstanbul-Gönen 3.5 saat sürdü
Bu sene önceden planladığımız üzere Kurban Bayramı’nın 2. günü akşam 20:40’da cümbür cemaat Şahika hanımın memleketi Gönen’e doğru İstanbul Ispartakule’den yola çıktık. Arabada ikizlerin dışında annem ve ablam da bulunduğu için arka taraf biraz kalabalıktı.
Bebeklerden biri ablamın kucağında gideceği için ne kadar az yol gidersek o kadar iyi diyerek Gebze’deki Osmangazi köprüsü dahil yeni yapılan otobandan da faydalanacak şekilde rotamızı çizdik. Navigasyon tam 304 km diyordu. Normalde İstanbul-Gönen 414 km yani yaklaşık 5 saat sürüyordu. Halbuki yeni güzergaha göre 3.5 saat sürecekti. Şahika Hanım dahil arabadakiler buna pek ihtimal vermedi ama bana gayet makul göründü.
İstanbul’dan çıkmak zaman alıyor
Her ne kadar bayramlarda İstanbul boşalsa da, bu Kurban Bayramı’nda 9 gün resmi tatil olmadığı için sanırım o kadar giden olmadı. Çünkü 2. günü akşamında bile hala yollarda trafik sıkışıklığı gördük. Fatih Sultan Mehmet Han Köprüsü’nü geçip, Çamlıca gişelere varmamız 40-45 dakikayı buldu.
İstanbul’dan sonra yol daha da açıldı. Bebelerden Faruk efendi evden çıktığımızdan beri mızmızlanıyordu ve ağlamaları tam bir saat sürdü. Neyse ki o da sonunda ikizi gibi pes etti ve sessiz bir sürüşle yola devam ettik.
Osmangazi Köprüsü 103 TL
Gebze’deki Osmangazi köprüsü çok pahalı olduğu için normalde tercih etmiyorduk. Fakat bu kez yoldan tasarruf edip bir an önce Gönen’e varabilmek için 103 TL olan köprü masrafına -ve diğerlerine- katlandık.
İzmir-İstanbul otobanının daha önce tamamlanan Bursa’ya kadar olan kısmı aslında bizim yolumuzu zaten epey kısaltıyordu. Önceden Yalova içerisinden geçip Gemlik’e, ordan Bursa’ya doğru gidip Nilüfer üzerinden Karacabey’e dönüyorduk. Hem dur kalk, hem de şehir içi trafiği nedeniyle yol epey uzuyordu. Köprü sonrasında artık bunların hiç birine uğramadan doğruca Nilüfer’e kadar otobanla gidilebiliyordu. Bu aradaki mesafe otobanla 33 TL tuttu.
Yeni İzmir otobanı sayesinde Nilüfer’den sonra da otobana devam etme imkanımız oldu. Levhalar hem mavi hem de yeşil olarak Karacabey’i gösterdiğinde navigasyonun tavsiyesine uyarak daha kısa olan otobanı tercih ettik ve 40 km sonra tam Karacabey’in girişinde otobandan çıktık. Bu aradaki yol 20 TL tuttu.
Böylece yeni otobana toplam 103+33+20 = 156 TL ödemiş olduk. 304 km yol için neredeyse yarım depo yakıt kullandık (klima + müsait zamanlarda sürat). Yakıta da maksimum 150 TL ödemiş kabul edersek İstanbul’dan Gönen’e gidiş yuvarlak hesap 300 TL tutuyor. Bayram gibi kısıtlı zamanlarda ve bilhassa bebeklerle yolculukta katlanılabilecek bir rakam gibi geliyor. Hele de 3.5 saatlik kara yolculuğuna alternatif olarak 2 saatlik vapur yolculuğu 500 küsür TL tutarken gayet makul bizce. Gidiş geliş olarak baktığımızda 400 TL tasarruf oluyor.
Karacabey çıkışı navigasyonda yanlış işaretlenmiş
Otoban henüz yeni yapıldığı için olsa gerek, Karacabey çıkışı gişeleri geçtikten sonra gözüküyordu. Navigasyon düz gitmemiz gerektiğini söylese de gişelere ulaşmak için hemen sağdan çıkmamız gerekiyordu. Gece olduğu için yolları tam göremedik ve levhalara değil navigasyona uyduk. Ancak bir kaç m sonra hata ettiğimizi anladık. Gişeler otobanın içinde gibiydi ancak betonla ayrılmış bir şekilde sağda kaldı. Biz düz devam ettiğimizde Susurluk’a doğru gidecektik. Otoban kalabalık olmadığı için dörtlü sinyalleri yakarak usul usul geri geri gitmek zorunda kaldım. Neyse ki bizden önce de birileri bu şekilde gidip yol ayrımına gelmeden kukaları ezerek kendine yol açmıştı. Biz de o açıklıktan hemen kendi yolumuza geçtik. Neyse ki arkamızdan hiç araç gelmedi.
Tam 3.5 saat sonra Gönen
Karacebey’den sonra Bandırma levhasını gördüğümüzde evden çıkalı tam 3 saat, ordan yaklaşık 40 km sonra Gönen levhasını gördüğümüzde ise tam 3.5 saat olmuştu. Bebeler de maşallah arabadan inene kadar hiç uyanmadılar.
Eve girdiğimizde (23:45) çocuklar cıngar çıkaracak diye korkuyorduk ama öyle olmadı çok şükür. Aksine bebeler gayet normal bir şekilde uyandılar, anneanne ve dedelerini gördüklerine çok sevindiler. Evde gülüşmeler, kıkırdaşmalar gırla gitti.
İkizler nasıl uyuyacak?
Saat ilerleyip artık gece 2’ye doğru geldiğinde ikizleri nasıl uyutacağız telaşı başladı. Anneannesi sağolsun bir yatak ayarlamıştı, biz de bir tane getirmiştik. Fakat ne o yataklarda yattılar, ne de bizi uyuttular. Tam 2 saat çığlık çığlığa ikisi de yatmamak için ağladı durdu. En nihayet Ömer Efendi salonda kollarımda uyuya kalınca onu halasına emanet ettik.
Faruk efendi de annesini uyutmayınca benim başıma kaldı 🙂 Yanımda bir o yana bir bu yana dönüp dururken ben uyuya kalmışım. Bir ara uyandığımda ne olduğunu anlamadım. Baktım Faruk efendi ayağımın ucunda uyumuş 🙂 O zaman nerde olduğumu anlayıp tekrar uykuya daldım.
Ondan sonraki geceler neyse ki hiç sorun çıkmadı. Uyku saatleri gelince biri bir odada, diğeri başka odada mışıl mışıl uyudular. Bunları nasıl bir odada uyutacağız sorusu hala cevapsız ama buna da şükür diyelim.
Tartışmalara sebep olan otoban hakkında detaylı bir yazı yazıp gayet güzel bir şekilde deneyimlerinizi aktarmışsınız, teşekkürler