Bisikletli Ayvad Gezisi
Bu yazıya başlarken Ayvad Bendi’ni kim bilir kaçıncı kez yazıyoruz, bari ilk yazıya atıfta bulunayım diye düşündüm. Sitedeki arama kısmında Ayvad’la ilgili bir netice göremeyince “yoksa?” deyip tüm arşivi tek tek inceledim; meğer biz hiç Ayvad yazısı yazmamışız!
Ayvad’ı 2012’de yahut 2011’de öğrendik sanırım; internetten İstanbul’da gidilebilecek yeşil alanları araştırırken bulmuştuk. Ayvad Bendi; Belgrad ormanları içerisinde yer alan piknik alanlarından sadece biri. Kemerburgaz ve Göktürk’e çok yakın. Tem’den Kemerburgaz yoluna çıkıldığında 15-20 dakikada ulaşılabiliyor. Ayvad Bendi ismi piknik alanının içerisinde yer alan tarihi bendden gelmektedir.
Burayı keşfettikten sonra sık sık uğrar olduk, o nedenle kesin bir kaç yazı yazmışızdır diye düşünmüştüm; meğer hiç bahsetmemişiz 🙂 Genelde ailece gittiğimiz ve mangallı, etli gerçek bir piknikten ziyade hafif şeylerle geçiştirdiğimiz için belki..
Bu sene adeti bozduk ve mangallı etli bir piknik yaptık. Mangal konusunda mahir olan kayınpederim sağolsun.. Kısa bir süre sonra yeniden gittik. İkincisinde kadromuz az olduğu için yeni aldığımız bisikleti -hatta ofisteki diğer bisikleti de- götürelim istedik. Malesef iki bisikleti arabanın arka koltuklarını yatırmamıza rağmen üstüste sığdıramadık 🙂 Biz de bizim bisikletle idare etmeye karar verdik.
Mangal olarak pratik bir şeyler yapalım dedik. Son gidişimizde bazı masalarda gördüğümüz kullan-at mangallardan zar zor bulup aldık. Güzel oldu sayılır ama ben performansını pek beğenmedim. Büyük mangal en iyisi bence..
Piknik yerine bu kez biraz dolanbaçlı da olsa vardık ve giriş ücretimizi ödeyip (otomobil için 10 TL) uygun bir masa bulmaya çalıştık. Piknik alanı kocaman bir yer, yolların neredeyse tamamı asfalt (bendten yukarıya doğru devam eden yol stabilize)..
Masabaşı mangalımızı iyi kötü yakıp yemeğimizi yedik 🙂 Asıl mevzumuz bisiklet olduğundan hemen ona odaklandık. Eşim ve ablamla toplam üç kişiydik 🙂 Tek bisiklet bizi biraz zorladı ama yine de değdi. Ablam bisiklet sürmeyi tekrar hatırlayana kadar onunla uğraştık. Eşim maşallah çocukluğundan beri bisikletten inmediği için bisiklete daha çıkar çıkmaz profesyonelliğini gösteriyordu: ben emekler gibi sürerken, o koşuyordu resmen..
Piknik alanının içerisinde dolana dolana, nöbetleşe nöbetleşe epey yol kat ettik. Bir ara kendi başıma ormanın içlerine doğru sürmeye çalıştım. Bisikletle orman içerisinde yol almaya çalışmak gerçekten çok zevkli bir spor. Biraz yoruyor tabii.
Masamıza geri döndükten sonra bende arabayla mı yoksa bisiklet+yaya olarak mı gidelim diye düşündük. Bend, piknik alanından epey içerde. Yaya olarak 20 dakika sürer sanırım. Biz hep arabayla gidip bir kaç fotoğraf çekip dönüyorduk. Bisikletle giden için pek problem yok gibi görünse de bende 50 m kala son yokuşta nefesim ve gücüm tükendi.. Bizimkilerin ardımdan gelmesini bekledim. Sonra yavaş yavaş birlikte çıktık. Bendin önündeki göl her zamanki gibi harikaydı. Fakat hemen bir spoiler vereyim; gölde su yılanı var. Fotoğrafını çekemedim ama gördüm. İlk gittiğimde de iki adım ötemdeki sazlıkların içinden hışırtılar duymuştum.
Gölün suyu bu gidişimizde biraz çekilmiş gibiydi; zira bendin üzerine çıkmak isteyenleri engellemek için konulmuş demir parmaklıkların suya bakan kısmında eskiden zorlanarak geçerken şimdi orada yol oluşmuş gibiydi. Biz de o aralıktan rahatca geçerek bendin üzerine çıktık. Tam kahvelerimizi almış keyifli pozlar çekiyorduk ki güvenlik kapıdan belirdi ve orayı boşaltmamız gerektiğini söyledi. Tabi kuralları tek ihlal eden biz değildik. Acele acele pozları çektik ve güvenliğin açtığı kapıyı kullanarak hemen alandan dışarı çıktık. (Fotoğraflar aceleye geldiğinden bu yazıdaki bend fotoğrafları son gezimizden değil 5 Mayıs’daki gezidendir.) Dönüşte eşim bisikleti aldı ve yolun yokuş aşağı tam keyfe dönüşeceği zamanı kendisi kullanmış oldu :))
Piknik alanında işimiz bittiğinde henüz akşama epey vardı; son gelişimizde nereye çıkıyor diye merak edip piknik alanının dışından yola devam etmiş ve kendimizi Sarıyer’de bulmuştuk. Yine Sarıyer’e doğru devam ettik. Belgrad ormanının harika yemyeşil yollarından geçerek Sarıyer’e çıktık. Bu yolların güzelliği anlatmakla bitmez. Mutlaka gitmelisiniz. Aramızda yine en şanslımız eşimdi; aracın üstünden fotoğraf ve video çeke çeke seyahat etti; biraz üşümüş olabilir ama değdiğine eminim..
bisiklete ilgi konusunda ülke çapında bir yükseliş var. bu, ikinci el pazarını da olumlu etkiledi. bisiklet alacaksanız mutlaka ikinci el sitelerini araştırın çok cazip fiyatlarla profesyonel bisikletler alabilirsiniz(çift amortisörlü bisikletler hariç/onların profesyonelleri oldukça pahalıdır)