Gezentigiller Eskişehir’de
Biliyorum neredeyse yeniden yaz tatili gelecek ve ben daha geçen yaz tatilimizin yazılarını bitiremedim.. Ama gezentigiller durmuyor, yaz, kış demeden geziyor. Fotoğrafları düzenlemek olmasa yazmak da kolay ama neyse 🙂
Geçtiğimiz hafta Eskişehir’e gitmek için bir fırsat çıktı biz de durur muyuz bu fırsatı kaçırmadık tabi. Uzun yıllardır internet üzerinden görüştüğümüz Arda abimizin oğlu sünnet oluyordu. Hem Muhammed Mirza’nın sünnetine katılalım hem de merak ettiğimiz Eskişehir’i görelim diye Cumartesi sabahı atlayıp arabamıza yollara düştük. Niyetimiz yolumuzun üzerindeki Bilecik ve Söğüt’e de uğramaktı. Dönüşte de Kütahya’dan dönecektik. Acaba plana sadık kalabildik mi? Hep birlikte görelim:)
Vazgeçilmez mola mekanımız: Berceste
İstanbul’dan yola çıktıktan sonra eğer Adapazarı tarafına gidiyorsak ilk mola mekanımız Sapanca gölüne yakın olan Berceste tesislerinde oluyor. Tesis hem temiz hem güzel, taze meyve sebze ve kuruyemiş alışverişi de yapabiliyoruz. İstersek yanımızda götürdüğümüz çay ve yiyecek şeyleri orada tüketebiliyoruz. Bu sefer yemek yemedik ama kuru kayısı ve kuruyemiş aldık. Kayısıların tadı damağımızda.
Kuruluş ve Kurtuluşun Başladığı Yer : Söğüt
Sapanca’dan sonra mola vermiyoruz. Söğüt tabelasını görene kadar devam ediyoruz. Şeyh Edebali’nin türbesine giden tabelayı gördüğümüzde çok geç olmuştu.. Görmeden gitmek istemiyorduk ama kaçırmıştık. Söğüt’e doğru devam ettik. Anayoldan ayrılıp Söğüt’e saptığımızda yollar biraz daralmış ve köy yolunu andıran bir hal almıştı. Bir zamanlar Osmanlı Beyliği’ne başkentlik yapmış bir yere yakıştıramadım.. Yolumuza devam ettik. İlçenin girişinde Kuruluş ve Kurtuluşun Başladığı Yer yazıyordu.. Ertuğrul Gazi’nin türbesini bulmamız hiç zor olmadı. İlçenin girişine oldukça yakın. Dikkatimizi türbenin yakınındaki seramik fabrikası çekti. Sanırsınız Osmanlı Beyliği orada kurulmuş.. Gösteriş meraklısı bir yapı..
Ertuğrul gazi türbesinin bahçesinde Osman Gazi’nin mezar taşı bulunuyordu. Biz de merak ettik. Osman gazinin türbesi aslında Bursa’da olmalıydı. Daha sonra öğrendik ki Osman gazinin türbesi daha önce buradaymış. Ama vasiyeti üzerine Bursa’ya alınmış. Ertuğrul gazinin türbesinin yanlarında diğer ülkelerden gelen topraklar bulunuyordu. Camlarında kurşun izleri vardı ne yazık ki.. Bunların uzun yıllar önce ermenilerin oraya saldırmasından dolayı olduğu öğreniyoruz..
Türbenin bahçesi de kabirler ile doluydu.. Dışında da büyük bir meydan vardı. Sanırım bazı zamanlarda anma törenleri düzenleniyor.. Bize daha çok yağlı güreş yapılıyormuş gibi geldi.
Söğüt çok minik bir ilçe, bana Gönen’i hatırlattı. Bazı sokaklarında dejavu yaşadım resmen.
Bilim Kültür ve Sanat Parkı
Eskişehir’e girer girmez ben yapılacaklar listemi çıkarıyorum. Japon Bahçe’sine yakın olduğumuzu görüyorum haritadan. Hemen oraya gitmek için ayarlıyoruz navigasyonu. Navigasyon bilmediğiniz bir yerde çok iyi bir kurtarıcı. Japon bahçesini bulamıyoruz ama Bilim kültür ve sanat parkına yakın olduğumuzu görüyoruz tabelalardan. Hani şu disneyland’a benzer yapının olduğu yer.
Hemen binanın yanına gidip fotoğraf çekiyoruz. Bir de gemi varmış ama ne yazık ki biz gittiğimizde üzeri kapalıydı. Park genel olarak güzel, ama yazın ya da baharda daha güzel olacağını düşünüyorum.
Oldukça geniş bir alana yayılan parkın içinde bir de bilim müzesi vardı ama vaktimiz dar olduğundan ona gidemedik. Parktaki kafelerden birinde kahve içip Eskişehir’in içine doğru yol aldık.
Odunpazarı
Eskişehir’e gelişimizin ertesi gününde meşhur olan yerleri gezmeyi planlıyorduk. Her zaman söylerim, bir yeri tanımak istiyorsanız orada 1 gece kalın ve mutlaka yerlisi ile gezin diye. Biz de o akşam oğlunun sünnet düğününe katıldığımız Arda Balkan abimizde kaldık. Sağolsunlar o ve eşi bizi evlerinde misafir ettiler. Güler yüz ve tatlı dilleri ile çok güzel ağarladılar. Ertesi sabah da Arda abi bize Eskişehir’i gezdirdi. Gezimize Odunpazarı ile başladık.
Sanıyorduk ki Odunpazarı safranbolu gibi şehrin dışında. Tam tersine şehrin içinde güzel korunmuş bir ilçe. İlçenin websitesinde evlerin eski ve yeni halleri var: http://www.odunpazari.bel.tr/Projeler.aspx?ID=7 . Aslında güzel korunmamışlar, güzel restore edilmişler..
Odunpazarına gelip Kurşunlu Külliyesini ziyaret etmeden dönmeyin sakın. 1525 ‘te yapılan camii ve külliyesi içinde lüle taşı müzesi ve cam sanatları merkezi gibi görülmeden gidilmemesi gereken yerler var.
Atlıhan el sanatları çarşısı da görülmesi gereken yerlerden.
Gezilecek ve görülecek o kadar çok yer vardı ki, Odunpazarı için bile 1 gün ayırmak gerekiyor. Biz akşamına İstanbul’a döneceğimizden ve onun öncesinde de Kütahya’ya geçeceğimizden çok fazla vakit ayıramadık. Porsuk kenarında da biraz yürümek istiyorduk.
Porsuk Kenarında Gezinti
Eskişehir’e gelmeden önce fotoğraflarından gördüğümüz kadarıyla Venedik’e benzeyen bir şehir hayal ediyorduk. Acaba öyle miydi? Porsuk çayı şehrin ortasından geçiyor. Bu yüzden oldukça farklı göründü gözümüze. Çay boyunca biraz yürüdük. Şehir öğrenci kenti olduğunu belli ediyordu. Kafeler gençlerle dolup taşmıştı. Böyle bir şehirde öğrenci olmak güzel olmalı.
Eskişehir’de çiğbörek yenir
Benim “Eskişehir’de çiğ börek yenirmiş” diye tutturmalarım sonucu son olarak çiğ börek yemeye gittik. Biz Eskişehir Çiğ Börek evinde yedik çok lezzetliydi. Bir porsiyonda 5 adet vardı. Ooo biz bunları yiyemeyiz diyip neredeyse bir porsiyon daha yiyecektik. E karnımızı da doyurduğumuza göre artık Eskişehir’den ayrılabilirdik 🙂
Dönüşte Kütahya’da bir arkadaşımıza uğrayıp oradan da İstanbul’un yolunu tuttuk.
Bizim için çok güzel geçen bir haftasonuydu. Gezentigiller kurallarına “Fırsat varsa durma git!” diye de eklemeyi unutmadık.
Son olarak haritamızı da ekleyelim:
One thought on “Gezentigiller Eskişehir’de”