Boğaz havası aldık
Aylardır süren haftasonları sokağa çıkma yasağı geçtiğimiz günlerde en azından cumartesi için serbest bırakılınca insanlar da haliyle kendilerini sokağa attılar. Biz de riski azaltmak için hafta sonu değil hafta içi bir gün biraz hava alalım dedik ve Sarıyer’e boğaz havası almaya gittik.
Hava tahminlerine göre Pazartesi hariç bütün hafta yağışlı geçecekti. Biz de Pazartesi kaçalım o zaman dedik ama yola çıktığımızda havanın hava durumundan pek haberi yok gibiydi. Sıcaklık 17 derece olmasına rağmen kapalıydı ve arada yağmur atıştırıyordu. Bir ara epey yağdı hatta. Neyse ki biz Sarıyer’e varmadan güneş açtı, hava güzelleşti.
Navigasyon bizi Haliç köprüsünden geçirip Zincirlikuyu’ya, ordan Ulus’un arkasından aşağıya indirip Bebek’e getirdi. Bebekten sonra usul usul Sarıyer’e doğru yol aldık. Sahil boyu olduğu için trafik olsa da insan çok şikayetçi olmuyor. En azından çok uzun sürmeyecek bir mesafe için. Biz de boğazı seyrede seyrede Sarıyer’e vardık.
Buraya geldiğimizde genelde arabamızı Hamid-i Evvel Cami’in yakınlarına park ediyorduk. Bir iki kere denk geldi. Bu sefer kolay yerde park yeri bulamayınca sokaktan yukarıya, içlere doğru girdik. Meğer içler ne güzelmiş. Leyla ile Mecnun dizisinin çekildiği Kireçburnu’nu andırıyordu. Yokuşlu sokaklar, restore edilmiş ahşap evler. Sakinlerden bir hanım teyzeden öğrendiğimize göre Çınaraltı Mahallesi imiş orası. Demek ki bu yakada da Çınaraltı varmış.
Bu mahalle Emirgan Korusu’nun hemen dibinde yer alıyor. Hanım teyze bize orayı tavsiye etti ama oraya daha evvel pek çok kez gittiğimiz için biz sahili tercih ettik. Eskiden Emirgan’a lale festivalinde giderdik. Şimdilerde duvarlardaki yeşillikler bile İstanbul’da yaşayanlara çok görülüyor maalesef.
Arabayı park edince Ömer ve Faruk Bey’lerle beraber önce Hamidi-Evvel Cami’i ziyaret ettik. Her zaman yaptıkları gibi burada da ipini koparmış uçurtma gibi koşuşturdular. Bir ara biri öbürüne “bu mikrofon neden burda?” diye sorunca, diğeri de “burda şarkı söylüyorlar” demesin mi.
Sahil çok şükür fazla kalabalık değildi. Rüzgar da yoktu. Montsuz bile dolaşılabilirdi ama boğaz olduğu için o riske girmedik. İkizlerin dayanabileceği kadar yürüdük. Fotoğraflar çektik. Banklarda oturduk. Şahika Hanım kahvaltıdan artan çayı termosa doldurmuştu. Çay-simit yaptık. Martıların çivileme boğaza dalışlarını seyrettik.
Çocuklar mızmızlanmaya başlayınca yolun karşısına geçip geri dönelim dedik. Emirgan Korusu’nun sahil girişindeki küçük ama yemyeşil park uzaktan bizi cezbetti. İçinde bembeyaz açan çiçekleriyle güzel bir ağaç ve kocaman yeşil bir alan vardı. Ayrıca çocuk parkı da vardı. Onları parka salıp biz de çiçek açmış ağacın peşine düştük 🙂 Bir sürü fotoğrafını çektik. Hemen yakında büfe de vardı. Ordan çay ve soda aldık. Yanımızda getirdiğimiz bisküvileri yedik.
Hatunun akşam yemeği için bir planı varmış ki yanında fazla abur cubur getirmemişti. Parkda biraz daha oyalanıp arabamıza döndük. Meğer çok da uzaklaşamamışız. Gittiğimiz yol herhalde 300-400 m idi. Dönüşte fazla bir trafik görmedik. Eve varmadan Şahika Hanım’ın planına uyduk ve aylardır dışarda yemediğimiz için bulabileceğimiz en tenha Yusuf’u bulup restoranı kapatmışcasına yemeğimizi yedik. Bizden başka belki iki masa daha doluydu.
Ordan da vakitlice ayrılıp zaten çok uzakda olmayan evimizin yolunu tuttuk. İyi ki bu geziyi yapmışız, ertesi gün hava çok bozdu. Resmen kış geri döndü. Bazı yerlere kar yağdı. Fakat bundan daha kötü bir şey oldu. Ertesi gün sabah 5 gibi -ki hala bilgisayar başındaydım- ablam yazdı ve kendini iyi hissetmediğini söyledi. Kuru öksürük ve ateşi de vardı. Üzüldük ve ertesi gün yaptıracağı testi beklemeye koyulduk. Ertesi gün gece yarısı testin pozitif olduğunu öğrendik. Ablamın seyri bir kaç gündür maşallah iyi gidiyor. Kuru öksürük dışında bir problemi yok. Ancak annemle aynı evde yaşadıklarından ona sirayet etmesinden korkuyoruz. Neyse ki o da 1. doz aşısını evde olmuştu. 2. doz’u da bu hafta olması gerekiyordu. Ablamın korona olmasından dolayı mı, yoksa başka bir nedenden ötürü mü bilemiyoruz, henüz 2. doz aşı için gelen giden olmadı. İnşallah ona bulaşmadan ablam iyileşir diye dua ediyoruz.
Bu vesileyle bütün hastalarımıza acil şifalar dileriz. İnşallah hepsi tez zamanda şifayab olurlar.
Havanın tadını çıkaranlara selam olsun ? O boğaz havasından biraz da ben istiyorum. Kalemine sağlık canım çektiyse güzel bir yazı olmuş ???