Belgrad Ormanı Kışın Ayrı Güzel
İstanbul’da kar yağınca ilk yapmak istediğim Belgrad Ormanı’na gitmek olur hep. Kaç yıldır “aman yollar bozuk olur, aman orda soğukta ne yaparız” diyen bizimkileri ikna edip gidememiştik. Halbuki bir “gezentigil” olarak böyle kaçamak cevaplar vermeden bismillah deyip yola çıkmamız lazımdı.
Bu sene bunu yaptık. Bir gün öncesinde işyerimizin de bulunduğu Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde karlarda yatıp yuvarlanıp geçirdiğimiz bir tam gün bizi kesmedi ve ertesi gün havanın da güneşli olmasını fırsat bilip doğruca ormanın yolunu tuttuk.
Yazılarımızda rota isteyen arkadaşlar oluyor. İstanbul için çok gerekmese de yine de paylaşalım; zira Göktürk’te ormanın yanıbaşında oturup da “o fotoğrafları nerede çektiniz? Hangi kapıdan girdiniz?” diye soran arkadaşlarımız oluyor. (Hayır sadece sen değil, başkası da sordu 🙂 )
Belgrad Ormanı’nın toplam kaç kapısı var bilmiyoruz; biz her defasında Göktürk’ün doğu çıkışındaki kemerleri geçer geçmez kavşaktan sola Davutpaşa Caddesi’ne giriyoruz. 2-3 km ilerde yol çatallaşıyor. Burada sol taraf Çiftalan diye bir yere gidiyor, sağ tarafta ise 2 tane giriş kulubesi var. Biz Belgrad’a hep bu iki kapıdan birini tercih ederek giriş yapıyoruz. İki kapıdan sağdaki bizim sık tercih ettiğimiz, içerisinde 6 km’lik yürüyüş parkuru olan Neşet Suyu’na, diğeri de Ayvad Bendi’nin olduğu alana açılıyor. Ayvad Bendi’nde masalar hemen girişin arkasından başlıyor. Karsız günlerde arabanızı masaların yanına kadar sokup park edebiliyorsunuz. Ayvad bendi de 2 km içeride yer alıyor. Diğerinde ise 6 km daha gitmeniz gerekiyor. Neşet Suyu’na varmadan önce bazı tesisler var. Buraya gelince sağdan devam ediyorsunuz 1km sonra Neşet Suyu’ndasınız.
Neşet Suyu’nda araçlar için belirli park yerleri var. Yine de yeterli olmuyor. Masanızın yanına park edebileceğiniz alanlar neredeyse yok gibi.. Ayvad Bendi’ne göre biraz daha düzenli bir alan. Ama en güzel tarafı eğer ormanda yürüyüş yapmak için gelmişseniz Fırat Pen’in yaptırdığı göl çevresini dolaşan 6 km’lik yürüyüş parkuru harika. Yazın veya sonbaharda çok güzel olan bu alan, kışın da ayrı güzelmiş. Bu sene bunu farkettik. Oraya vardığımızda yaz kadar olmasa da yine de insanlar vardı.
Biz 1 Ocak Cuma günü tatili fırsat bilip gitmek istediğimiz için Cuma’dan sonraya kaldık. 2 gibi yola çıktık, 30-40 dakika sonra malzemelerimizi de Göktürk’ten almış bir şekilde oradaydık. Yolda önümüzden ilerleyen Offroad Jeep’leri gözlerimizi kamaştırsa da bizi buralara kadar gık demeden götüren arabamıza da vefasızlık etmeyelim.. Büyüyünce belki o da bir 4×4 olabilir.. Nasip.
Girişten geçince Neşet Suyu’na gelmeden “Geyik Üretim Tesisi” tabelasını görüyorsunuz. Biz yıllardır sadece tabelasını gördük. Henüz bir tane geyik göremedik. Gören duyan varsa bir yorum yazsın da biz de nerde görmüşse oraya bakalım. Ne hikmetse ormanlarımızda sincap filan da yok. Meyve ağaçları yahut meşe palamutu gibi ağaçlar olmadığı için sanırım. Meşe palamutu var mıydı emin değilim.. Ama sincaplar orda burda fink atsa güzel olurdu.
Mekana vardığımızda şipşak bir masayı temizleyip malzemeleri yığdık. Normalde her gelişimizde mangal yapmayız. Biz daha çok çayımızı çöreğimizi alıp bir şeyler yer, bol bol fotoğraf çekeriz. Ama kışın söylemesi ayıp sucuk-ekmek yemenin ayrı bir tadı olduğunu duymuştuk. O yüzden mangal kömürü, bunu ateşlemek için çıra ve jel yakıt aldık. Bir de sucukları çevirebilmek için tel ızgara.. Mangal’ın kendisi olarak da iki tuğla taşını kullandık.
Ateşi güzelce yakıp sucukları hızlıca pişirdik. Zaten sucuk, köfte gibi şeyler hemen pişiyor. Tavuk pişirmek biraz marifet istiyor, o nedenle bu sefer onu tercih etmedik. Misafirlerimizden Hüseyin daha önce gördüğü bir numarayı çekip ekmekleri sucukların üstüne bastırdı. Sucuğun bütün lezzeti taze ekmeğe de geçti. Şuan yazarken bile gözümün önünde canlanıyorsa varın dünkü halimi siz düşünün. Bu arada yanlış anlamayın, sırf sizi de gaza getirmek için böyle iştahlı yazıyorum. Sonuçta bu mini piknik atla deve değil. Göktürk’e otobüsle dahi gidebilirsiniz. Ordan sonrası bir kaç kilometrelik bir yer. Taksi tutsanız adam başı 5-10 lira verirsiniz. Sucuk ekmek dediğiniz de Kayseri’den gelmiyor. Her markette her keseye uygun var. Piknik kaçamağında da ısıl işlem görmemiş, %100 dana yemeyiverin. Sanki burnumuzun dibinden ayırmadığımız 24 saat wi-fi sinyali yayan o cep telefonlarımız çok doğal!
Mangalı yakıp sucukları rejim kanunlarına aykırı bir şekilde mideye indirdikten sonra havanın kararmaya yüz tuttuğunu farkettik. Daha 6 km’lik parkura adımımızı bile atmamıştık. Bir de araya bugün yarın İstanbul’a veda edip Rize’ye temelli dönüş yapacak olan kuzenimizin erken doğum günü pastası sürprizini sıkıştırdık. (Bence hala doğum günü değil, güle güle pastası idi ama olsun, o öyle bilsin 🙂 )
Pastayı çatal getirmeyi unuttuğumuz için burda açıklayamayacağım inovatif yöntemlerle tükettikten sonra parkura indik. Fotoğraf delisi 3 bayan yanınızda olunca mehter takımı misali iki ileri bir geri giderek parkurun anca 1 km’sini hava kararmadan dolaşabildik. Bir sürü fotoğraf çektik. Güneş kaybolmasaydı daha güzel kareler yakalayabilirdik ama bu seferlik böyle oldu.
Hayallerimde kar yağarken ormana gitmek vardı, ayrıca daha çok kar göreceğimi umuyordum. Fakat buna da şükür. Eve döndüğümde paylaştığım fotoğrafları gören bir sevdiğimiz Kartepe’den bir fotoğraf gönderdi. Asıl hayalimdeki manzara meğer Kartepe’deymiş. Bugün oraya gitmek aklımdan geçti ama iki gün üstüste yorulmuş bünyeleri daha fazla yormamak için erteledik.
Belki kış bitmeden bir Kartepe yapılabilir.. Nasip 🙂
Bu resimleri görünce dedimki kendi kendime;benim neden iş yerim Yıldız Teknik Üniversitesinin orda değil.Heleki karda sucuk ekmek yemeyi seven birisi olarak orda olmayı okadar çok istedimki.Yani itiraf edeyim kıskandım.Fotolar süper ..Her karesi nekadar buz gibi görünsede tabiatın her anından sıcacık kareler bence..Bunu yapmaktan vazgeçmeyin…
Teşekkür ederiz. Sucuk ekmeği Belgrad Ormanı’nda yedik ama YTÜ Davutpaşa Kampüsü’nde de pekala mangal yapılacak yerler var. Henüz bize de nasip olmadı YTÜ’de mangal :))) 5 senedir ordayız.
Bu sene ilk defa belgrad ormanına gittim. Harika bir yer